Gündoğdu: Memur-Sen Adalet ve Merhamet Konfederasyonudur

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Memur-Sen’in adalet ve merhamet konfederasyonu olduğunu söyledi. Memur-Sen’in, barış ve hakkaniyet temelli yeni bir dünya mücadelesi veren bir hareket olduğunu vurgulayan Gündoğdu, “Memur-Sen Türkiye’nin en büyük emek örgütüdür. Toplu Sözleşmede elde edilen başarı Memur-Sen’in rakipsizliğini tescillemiştir” dedi. 17 Aralık operasyonuna değinen  Gündoğdu, şöyle konuştu; “Son operasyonda, hedef AK Parti Genel Başkanı değil Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ve Başbakan üzerinden Türkiye olduğu açıktır. Bu yüzden, kime oy verdiği, hangi ideolojiden olduğu, hangi cemiyetin ya da camianın mensubu olduğuna bakmadan herkes bu operasyona karşı ortak tavır almalıdır.”

Gündoğdu, Memur-Sen’in ATO Congresium'da düzenlediği "Büyük Türkiye Buluşması" Medeniyetimiz, İnsan, Demokrasi ve Şehirlerimiz programında konuştu. Gündoğdu, medeniyetimizin, hem millete hem de millete hizmetle sorumlu olanlara; Halka hizmeti Hak’ka hizmet saymayı, insanı yaşatmayı devleti yaşatmanın ön şartı görmeyi, kurda yem olan kuzunun hesabını dahi vermeyi salık verdiklerini kaydetti. Genel Başkan Gündoğdu açıklamalarını şöyle sürdürdü; “Biz, bilir ve inanırız ki; dünya üzerinde Allah’a kulluktan daha büyük bir makam, Allah’ın rızasını gözeterek insana hizmet etmekten daha büyük bir onur yoktur. Hakikat yolculuğumuzun bineği medeniyetimiz, insan ve iman arasındaki kadim birlikteliği esas alıyor. Zamanda yolculuk yaparak “Asr-ı Saadet” devrinde yaşama imkanımız yok. Beton yapılara dair imar planlarıyla şekillenmiş esaret şehirleri yerine, Asr-ı Saadeti var eden irfan değerleriyle imar edeceğimiz Şehr-i Saadet’lerde yaşama imkanımız var. Bu noktada, belediyelerimize, belediye başkanlarımıza büyük görevler düşüyor. İnsan odaklı, insani değerleri önceleyen, “değerli” deyince akla “insanların” geldiği Saadet Şehirleri kurabiliriz.”

SON OPERASYON BAŞBAKAN ÜZERİNDEN TÜRKİYE'DİR

Genel Başkan Ahmet Gündoğdu,  son operasyon göstermiştir ki 17 Aralık operasyonuyla “Büyük Türkiye” hedefini akamete uğratmaya dönük sivil vesayet çabası ve paralel devlet yapılanması, milleti ve devleti demokratikleşme, özgürleşme yolculuğundan döndürme çabasının yattığını söyledi. “Yorulmadan daha demokratik devlet, daha özgür millet hedefine uzanmalıyız” ifadelerini kullanan Gündoğdu, “12 Eylül 2010 referandumuyla daha da netleştirdiğimiz yol haritasına sadık kalmalı, hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik sosyal hukuk devletini gerçek anlamda tesis etmeliyiz. Paralel devleti ve uzantılarını, yolsuzluk iddialarını hukukun evrensel kurallarına, adil yargılamaya ve bağımsız yargıya dair ilkelere sadık kalarak açığa kavuşturmalıyız. Ancak, kayıt dışı siyasete de göz yummamalıyız” diye konuştu.   “17 Aralıkla birlikte varlığı açığa çıkan emniyet ve yargıdaki paralel devlet kurgusu üzerinden, geçmişte kurulan vesayet tezgahlarının faillerinin mağdur edilmiş olabileceği gibi bir yanılgıya düşmemeliyiz” açıklamalarında bulunan Gündoğdu, “Bugünün vesayet tasarlayıcılarına kızgınlığımız, dünün vesayetçilerine merhamet kapılarını açmak gibi bir hatayı tetiklememelidir. Dün bu milletin önüne vesayet mayınları döşeyenler en az bugün bu işe tevessül edenler kadar, millete ve millet iradesine saygıda kusur etmişlerdir. Hukuk, merhamet değil adalet aracıdır. Adaletin tesisinde hatalar varsa, hakkı ihlal edilenler varsa bu ortaya çıkarılmalıdır. Ancak, hata yapıldığı hatta kumpas olduğu ön kabulüyle geçmişin vesayetçilerine kanun yoluyla yeniden yargılama hakkı verilmesi, milletin vicdanında yaralara neden olur. Yeniden yargılanma, vesayete odaklanmışların yeniden yapılanması tehdidini kendi ellerimizle oluşturmak olur. Son operasyonda, hedefin AK Parti Genel Başkanı değil Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ve Başbakan üzerinden Türkiye olduğu açıktır. Bu yüzden, kime oy verdiği, hangi ideolojiden olduğu, hangi cemiyetin ya da camianın mensubu olduğuna bakmadan herkes bu operasyona karşı ortak tavır almalıdır. Türkiye’nin küresel yapının at oynatma alanı haline gelmesini, milletin yeniden vesayet altına alınmasını istemeyen herkes devletin bağımsızlığından, milletin egemenliğinden, sivil siyasetten yana olmalıdır” ifadelerine yer verdi.  

17 Aralık operasyonunun fitilini ateşleyenlerin, çözüm sürecini sona erdirmeyi ve Türkiye’nin yeniden terör girdabına düşmesini isteyenler olduğunu vurgulayan Gündoğdu,  yeni Türkiye ve yeni Anayasa hedefini akamete uğratmak isteyenlerin başarılı olamayacaklarını söyledi. Gündoğdu konuşmasını şöyle  sürdürdü: “Büyük Türkiye yolculuğunun sona ermesini ve Türkiye’nin eski günlerine dönmesini dileyenlerdir. Milletin sivil siyasete olan inancını kaybettirerek vesayete ve darbelere vize kolaylığı sağlayan üstünlerin hukuku anlayışını yeniden hayata geçirmek isteyenlerdir. Bütün bu planların, hayallerin ve hedeflerin gerçekleşmesi için “Uzun Adamı”, “Direnen Adamı” devre dışı bırakmaya odaklandılar. Türkçe ezan zulmune son verip ezanın tekrar Rabça okunmasını sağlayan Menderes niçin hedef alınmışsa “Direnen Adam” onun için hedeftir. Bu ülkeyi dünyayla tanıştıran ve küresel rekabetin öznesi olacağına inandıran Özal niçin hedef alınmışsa “Direnen Adam” onun için hedeftir. Namlusu millete dönmüş tanka selam durmam çıkışıyla vesayete karşı koyan “Muhsin Başkan” niçin hedef alınmışsa “Direnen Adam” onun için hedeftir. Devletin kasasına çöreklenmiş şebekenin defterini düren, D-8’le İslam dünyasını ayağa kaldırmaya çalışan ve kendisini İslam birliğine adayan “Savunan Adam Erbakan Hoca’mız” niçin hedef alınmışsa “Direnen Adam” onun için hedeftir. Ancak, milleti unuttular. Liderlerine, egemenliğine, bağımsızlığına kurulan tezgahları kavrayan ve idrak eden bir millet var artık. O yüzden bu sefer başaramayacaklar. Mısır’da Mursi’ye yapılanın Türkiye’de hayata geçirilmesine hem millet hem Memur-Sen izin vermeyecektir.”

MEMUR-SEN’İN RAKİPSİZLİĞİNİN TESCİLİ TOPLU SÖZLEŞMEDİR    

“Toplu sözleşmede elde ettiğimiz başarılar Memur-Sen’in rakipsizliğini tescilliyor”  diye konuşan Gündoğdu, “ Memur-Sen, Türkiye’nin en büyük emek örgütüdür. Emeğin değerli olmasının ve ekmeğin artmasının ön şartının, özgür, sivil ve demokratik bir siyasal sistem olduğunun bilincindeyiz. Bugün, Suriye’de sendikadan bahsetme imkanı yoktur. Özgürleşmeyi, demokratikleşmeyi, sivilleşmeyi, mazluma destek olmayı, zulmü ortadan kaldırmayı, insanı ve insan onurunu korumayı da görev ve sorumluluklarımız arasında görüyor, varlık nedenleri arasında kabul ediyoruz. Memur-Sen, özgürlük insana aittir, insana dairdir anlayışıyla hareket eden aksiyoner bir özgürlük hareketidir. Bu düşünceyle, darbe dönemlerinin, vesayet süreçlerinin eseri kanun ve kararlarla uygulamaya konulan bütün yasakların kaldırılması mücadelesi verdik, vermeye devam ediyoruz” dedi.

 

 Bu mücadeleyle elde edilen  kazanımların sonuncusunun ve ülke kadınları açısından en değerlisinin, kamudaki başörtüsü yasağının kaldırılması olduğunu sözlerine ekleyen Gündoğdu, “Bunu milletimize inanarak ve güvenerek başlattığımız “Özgürlük için On Milyon İmza” kampanyasında topladığımız 12 Milyon 300 bin imzayla başardık. Memur-Sen, “bin yıllık desende bir ve beraberiz” çağrısını sürekli seslendiren bir kardeşlik hareketidir. Biz, etnik kimliklerin birini diğerinden daha değerli ya da değersiz gören ırkçı ideolojileri, birliğimize, dirliğimize yönelik bir tehdit olarak değerlendiriyoruz. Kardeşlik ikliminin bu toprakların mütemmim cüzü olduğu inancıyla, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesine de “Çözüm Süreci”ne de destek olduk, destek oluyoruz. Akil İnsanlar Heyeti’nde yer almayı millet tarafından verilmiş bir görevin ifası olarak gördük. Türkiye’yi tabiri caizse karış karış gezdik. Çözüm iradesini destekleyecek girişimlerin ya öncüsü ya da paydaşı olduk.”

MEMUR-SEN BARIŞ VE HAKKANİYET TEMELLİ YENİ BİR DÜNYA MÜCADELESİNİN ADIDIR

Gündoğdu, Arakan’da, Doğu Türkistan’da ve Suriye’de zalim yönetimlerin zulmüne maruz kalanlara el uzattıklarının altını çizdi. Memur-Sen’in Mısır’da demokrasiye vurulan darbeye ve özgürlük diyenleri katleden darbecilere karşı Mısır halkının yanında yer aldığını anımsatan Gündoğdu, “Mısır İçin Direniş, İnsanlık İçin Diriliş” mitingimizle, dünyaya ses ver dedik. Rabia Platformunun kuruluşunda ve eylemlerinde sorumluluk almayı, “önce insan ve mutlaka insan onuru” duruşumuzun gereği olarak gördük. Filistin'e ve Gazze’ye olan muhabbetimizi, katil İsrail devletine yönelik lanetimizi her fırsatta dile getirdik. Memur-Sen, kendisini cüzdan sendikacılığıyla sınırlamayıp bütün eylem ve söylemlerinde vicdan sendikacılığını ön plana çıkarmıştır. Biz, “insan”, “insan onuru”, “medeniyet”, “adalet”, “hakkaniyet”, “özgürlük”, demokrasi” ve “kardeşçe yaşamak ve hakça bölüşmek” kavramlarını merkeze almış değerler sendikacılığı hareketiyiz. Memur-Sen hak karşısında vav, haksızlık karşısında elif olmaya adananların bu çağdaki gür sesidir” şeklinde konuştu.

  • PAYLAŞ :